EKONOMİST / ULUSLARARASI ŞEHİRLER DERNEĞİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ

Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve ardından tüm dünyayı etkisi altına alan bir salgınla karşı karşıyayız. Virüsün çıkış sebebi her ne olursa olsun, dünyada sebep olduğu ölümler her geçen gün artıyor ve hastalığı tedavi edebilecek bir ilaç ve aşı henüz bulunamadı, hastalığın seyri de belirsiz. Dolayısıyla küresel alanda sosyal, psikolojik ve ekonomik anlamda büyük bir felaket yaşıyoruz. Ülkeler bulaşıyı önlemek ve salgını en az hasarla atlatmak amacıyla birçok alanda tedbirler alarak bu salgınla mücadele etmektedir. Ülkemiz erken ve bilinçli hareket ederek bu kaotik süreci diğer ülkelere göre çok iyi yönetebilmiştir. Bunda emeği geçen başta Cumhurbaşkanı’na, Sağlık Bakanı’na, sağlık personelleri ve güvenlik güçlerine teşekkürlerimi sunuyorum.

Dünyada sağlık alanında uğraşılar verilirken ekonomik anlamda üretim ve ticaretin yavaşlamasıyla küresel ekonominin resesyon sürecine girdiğini görmekteyiz ve son YY’ın en büyük 3. ekonomik krizini yaşamaktayız. Reel sektör açısından değerlendirirsek bu pandemi her sektörü aynı oranda etkilemediyse de bazı sektörler ciddi anlamda hasar gördü. Çünkü sağlık ve ekonomi bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır.

Peki bu salgın, bu kriz ülkelere ve ülkemize neler getirecek, neler değişecek ve nereye gidiyoruz? Dünya ticaretinin nabzı olan ülkeler açısından ve ülkemiz açısından değerlendirelim.

Yaşanılan bu pandemi Çin’in son yıllarda gerçekleştirdiği ekonomik büyümeye ket vurarak %1’lik bir yavaşlamaya sebep oldu ve bu yıl %4,5 seviyelerine düşmesi öngörülüyor. Bu düşüş Türkiye’nin ekonomik büyümesini ve dış ticaretini olumlu etkileyebilir. Biliyoruz ki Çin, gıda, tekstil, teknoloji, otomotiv vb. gibi sektörlerde dünyanın en büyük tedarikçilerinden biriydi ve en büyük ihracatçı konumundaydı. Corona sebebiyle Çin’in üretimde daralmaya gitmesi ithalatçı firmaların rotasını gelişmekte olan ülkelere kırmasına yol açabilir. Türkiye de bu ülkelerden biri.

Sosyo-psikolojik ve ekonomik alandaki bu kaos bize başta sağlık olmak üzere tarımın ve gıdanın önemini bir kez daha hatırlattı. Aylardır hepimiz kendimizi karantinaya aldık, tüm lüks alışkanlıklarımızdan vazgeçerek sadece gıda ve sağlık üzerine harcamalar yaptık. Çünkü hayatımızı idame ettirebilmemiz için önce sağlıklı bir bünyeye sonra gıdaya ihtiyacımız var. Corona virüsten ciddi anlamda etkilenen Avrupa ülkelerinden İspanya ve İtalya gıda ihracatında Türkiye’nin rakip ülkeleri arasındadır. Bu ülkeler de yaşanan olumsuz ekonomik daralma eğer ki doğru rasyonel adımlar atarsak Türkiye’nin lehine olabilir. Ülkemiz bilindiği üzere bir tarım ülkesi. Türkiye olarak sahip olduğumuz tarımsal potansiyelimizi değerlendirmeliyiz ve inovatif çalışmalar yapmalıyız. Kısacası üretmeliyiz, üretmeliyiz, üretmeliyiz…